Sadece bir insanın çabası, dünyayı daha yaşanası bir yer haline getirebilmek için yeterli midir? New York Times yazarı, Pace Üniversitesi profesörü Andrew Revkin yeterli olacağına inanıyor. Nasıl inanmasın ki? Hayatını dünyayı daha güzel bir yer haline getirmeye adamış Andrew Revkin... “Bir kişi kıvılcımı çakmalı ki yangın çıksın!”
New York Times’ın Kuzey Kutbu’ndan bildiren ilk muhabiri, Global Isınma’yı Öngörmek (1992) dahil birçok kitabın yazarı Andrew Revkin, Brown Üniversitesi’nde Biyoloji okuduktan sonra Columbia Üniversitesi’nde Gazetecilik yüksek lisansı yapmış.
Yıllar boyunca New York Times için Amazon Ormanları’ndaki ağaçların azalması, kutup ayılarının eriyen buzullar karşısındaki çaresizliği, Afrika’da dişleri için avlanan filler ve benzeri birçok konuda araştırmalar yapan Andrew Revkin, 2004 senesindeki büyük tsunami felaketinin ardından deprem araştırmaları yapmaya başlamış. Elbette bu araştırmaları sırasında yolu Türkiye’den de geçmiş.
Revkin, 2009 ve 2010 yıllarında ziyaret ettiği İstanbul’da yaptığı deprem araştırmalarını, tanıştığı insanları, izlenimlerini, bugünlerde neler yaptığını ve birçok özel konuyu Turkish Life News ile paylaştı.
İstanbul’daki deprem riskiyle ilgili derinlemesine bir araştırma yapmanıza neden olan etken neydi?
2004 yılındaki büyük Hint Okyanusu depremi ardından gelen tsunami felaketi, ve Çin’in Sichuan bölgesindeki deprem, beni diğer riskli deprem bölgeleri üzerine araştırma yapmaya itti. Bu araştırmalarımda İstanbul dikkatimi çekti ve ne kadar büyük bir riskle karşı karşıya olduğunu gözlemledim.
İstanbul’u ziyaret ettiniz mi?
Tabi ki, bölgeyi yerinde görmeden araştırma olmaz.
Neler yaptınız İstanbul’da?
Deprembilimcilerden, belediyelerdeki üst düzey yöneticilere; gönüllü kurtarma ekiplerinden, ünlü müteahhitlere kadar birçok insanla röportajlar gerçekleştirdim. (Ali Ağaoğlu ile yapılan ingilizce röportaja http://dotearth.blogs.nytimes.com/tag/istanbul/ linkinden ulaşabilirsiniz)
“İstanbul’da çok şiddetli olmayan bir depremde dahi yıkılabilecek binalar var.”
Bu yaptığınız röportajlardan ne gibi sonuçlar elde ettiniz?
Herkes deprem riskinin farkında ve buna göre davranıyorlar. Alınabilecek önlemleri sürekli düşünüyorlar.
Sizce önlemler yeterli mi?
Birçok bölgede binaların durumu iyi değil. Bilimadamlarının ve bazı yetkililerin binaları güçlendirme konusundaki çabalarına tanıklık ettim. Ancak, işleri zor! İstanbul’da çok şiddetli olmayan bir depremde dahi yıkılabilecek binalar var.
Size bu gezilerinizde kim rehberlik etti?
İlk İstanbul seyahatim öncesi her ne kadar şehir hakkında birçok araştırma yapmış olsam da Boğaziçi Üniversitesi profesörü Mustafa Erdik ve MAG’ın (Mahalle Afet Gönüllüleri Vakfı) Genel Müdürü Elvan Cantekin’in yardımları olmasaydı çok zorlanırdım.
“Çok ciddi bir deprem olacağı kaçınılmaz. Bunu anlamak için geçmişteki felaketlere bakmak ve sismolojinin gösterdiği fay hatlarını incelemek yeterli.”
Tanıştığınız onca insan arasından en çok kimden etkilendiniz?
MAG (Mahalle Afet Gönüllüleri Vakfı) Genel Müdürü Elvan Cantekin. İstanbul’da birçok mahallede, deprem durumunda anında müdahale etmek üzere gönüllü yardım ekipleri kuruyor. Bunun için her gün saatlerce çalışıyor, eğitimler veriyor.
Dünyadaki diğer deprem bölgesinde bulunan şehirlerle karşılaştıracak olursak, İstanbul’daki şehir planlaması hakkında neler düşünüyorsunuz?
Deprem bölgelerindeki şehir planlamacılığı açısından İstanbul’un ortalarda bir yerde olduğunu söyleyebilirim. İstanbul’da şehir planlaması, Los Angeles ve Tokyo kadar gelişmiş olmamakla birlikte, Nepal’in Kathmandu şehri kadar da kötü değil.
Depremde olası can ve mal kaybını azaltabilmek mümkün mü?
Kayıpları önlemek için şu ana kadar yapılmış çok şey var. Okul binalarının kuvvetlendirilmesinden, gönüllü kurtarma ekipleri yaratmaya kadar birçok önlem alınıyor.
Sizce İstanbul depremi kaçınılmaz mı?
Çok ciddi bir deprem olacağı kaçınılmaz. Bunu anlamak için geçmişteki felaketlere bakmak ve sismolojinin gösterdiği fay hatlarını incelemek yeterli.
“Okuyucularım Türkiye ile ilgili yazılarımla ilgileniyor. Deprem riski konusunda da endişeliler.“
İstanbul depremi hakkındaki araştırmalarınızı ve gözlemlerinizi okuyucularınızla paylaştınız mı?
Elbette. Bu konu hakkındaki görüşlerimi ve düşüncelerimi New York Times’ın basılı gazetesinin yanısıra http://dotearth.blogs.nytimes.com/ adresli blogumda da paylaştım. Geçtiğimiz Ekim ayındaki çok üzücü Van depreminin ardından da düşüncelerimi yazdım.
Okuyucularınızın tepkileri nasıl bu yazılarınıza?
Türkiye ile ilgili yazılarımla ilgileniyorlar. Deprem riski konusunda da endişeliler.
New York Times’ın en çok okunan bloglarından birine sahipsiniz. Başka hangi yöntemlerle okuyucularınıza ulaşıyorsunuz?
Her türlü iletişim yöntemini kullanmaya çalışıyorum. Twitter ve Facebook’tan öğrencilerim, okuyucularım ve dünyanın birçok yerinden insanla iletişim kuruyorum. (Twitter: @revkin, Facebook.com/andrewrevkin)
“Van depreminde sosyal medya dayanışmasının önemini hep birlikte gördük.”
Türk takipçileriniz var mı?
Elbette! Bağcılar’da bir okulu ziyaretim sırasında tanıştığım bazı öğrenciler dahil olmak üzere birçok Türk Facebook arkadaşım ve Twitter takipçim var.
Sosyal medyanın gücünü ne zaman keşfettiniz?
Onlarca yıl yaptığım klasik gazeteciliğin ardından sosyal medyaya geçişim biraz sancılı oldu diyebilirim. Zaman içerisinde, sosyal medyanın normal hayatta aynı ortama gelmeyecek insanları olumlu işler yapmak amacıyla çok hızlı bir şekilde biraraya getirebilme potansiyelini gördüm. Şu an sosyal medyasız yaşayabileceğimi sanmıyorum.
Olası bir deprem durumunda sosyal medyanın ne faydası olabilir?
Van depreminde sosyal medya dayanışmasının önemini hep birlikte gördük. Birçok ihtiyaç, sosyal medya aracılığıyla ilgili kimselere ulaştırıldı.
Bugünlerde neler yapıyorsunuz?
Durmadan yazıyorum, dünyanın birçok yerinde konferanslara katılıyorum. Bir de New York’ta bulunan Pace Üniversitesi’nde ders veriyorum.
Peki ya özel hayatınız?
Çevre eğitimcisi eşim ve iki oğlumla vakit geçiriyorum. Ara sıra da Uncle Wade isimli müzik grubumla gitar çalıyorum.
Okulda ne ders veriyorsunuz?
Medya ve iletişim öğrencileri için ‘Blogging a Better Planet’ (Daha iyi bir dünya için blog yazmak) Bu dersin amacı; Blog, Tumblr, Facebook ve Twitter gibi sosyal medya araçlarını kullanarak dünyayı daha iyi bir yer haline getirilebileceğini öğrencilerime göstermek.
Öğrencilerinize öğrettiklerinizden en çok neyin akıllarında kalmasını istersiniz?
İnterneti kullanmanın önemi! Sadece bilgi edinmek için değil. Dünyanın birçok yerinden insanla iyi ilişkiler kurmak ve bir araya gelerek dünyanın problemlerine karşı birlikte savaşmak için!
23 Nisan 2012
Turkish Life News / Andrew Revkin
(NY Times yazarı, gazeteci, araştırmacı)
Söyleşi: Cem Arıdağ | TurkishLifeNews © 2012