Ankara-Washington hattında gözler Suriye’ye yönelik yaklaşım farklılığına, Türkiye’nin Çin füzesi alma yönündeki adımı ile ilişkilerin nasıl bir seyir izleyeceğine çevrilirken dün ABD basınında Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı (MİT) Hakan Fidan’ı, Erdoğan yönetiminin politikaları çerçevesinde mercek altına alan bir yazıya yer verilmesi dikkat çekti.
“Türkiye’nin istihbarat şefi kendi Suriye yolunu çizdi” başlığıyla Wall Street Journal’da yayımlanan haberde Fidan’ın “Arap Baharı” ayaklanmaları sonrasında bazen ABD çıkarlarına ters düşen Türkiye’nin bölgesel güvenlik stratejisinin mimarı olarak ortaya çıktığına işaret ediliyor.
Davutoğlu’yla birlikte Türkiye’nin başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’daki politikasının en önemli mimarlarından olduğu kaydedilen Washington- İstanbul ortak mahreçli yazıda haberin girişi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın geçen mayısta ABD ziyaretinde Beyaz Saray’da Obama ile görüşmesiyle başlıyor.
ABD’nin Türkiye’nin Suriye’ye silah ve savaşçı geçişine fark gözetmeden izin verdiği, silahların kimi zaman Batı karşıtı cihatçıların eline geçtiği konusunda kaygılarını ilettiği belirtiliyor ve şu ifadeler kullanılıyor: “Erdoğan’ın yanında ABD’nin rahatsızlığının odağındaki kişi yani Türkiye’nin güçlü istihbarat şefi ve Suriye’de isyancılara kaynak sağlama ve Devlet Başkanı Esad’ı devirme çabalarının ardındaki itici güç Fidan oturuyordu.”
Yazıda eski Türkiye ve Irak’ın ABD Büyükelçisi James Jeffrey’in şu sözlerine de yer veriliyor: “Fidan yeni Ortadoğu’nun yüzü, onunla çalışmamız gerekiyor çünkü iş bitirici. Ama ABD önünde diz çöken bir dost olduğu fikrine kapılmamalıyız, çünkü öyle değil.”
‘Generaller artık Erdoğan’a itaat ediyor’
Fidan’ın Suudi istihbarat şefi Bendar bin Sultan el-Suud ve İran’ın Kudüs Kuvvetleri Komutanı Kasım Süleymani ile karşılaştırıldığı haberde, bu isimler bölgedeki liderlik boşluğunu ülkelerince doldurmaya çalışan üç istihbarat şefi olarak nitelendiriliyor.
Fidan’ın gücünü artırmasının, ABD’nin Türkiye üzerindeki etkisindeki gözle görülür erozyona eşlik ettiği belirtilen, Balyoz kararlarının açıklanmasından bir gün sonra yayımlanan yazıda, ABD’li eski ve şu anki yetkililerin şu ifadelerine yer verildi: “Türkiye’nin generalleri bugün Arap Baharı’nı Türkiye’nin bölgedeki liderliğini genişletmeye odaklanmak için kullanan Erdoğan ile en yakın danışmanları Fidan ve Davutoğlu’na itaat ediyor.” Türkiye’de ABD ile yakın bağları olan birçok generalin hapiste oldukları kaydedilerek “Pentagon hapis cezalarını Türkiye sistemi içinde ordu statüsüne yönelik ölümcül darbe olarak görüyor” ifadesi dikkat çekiyor.
‘Fidan gizli bilgileri Tahran’a verdi’
45 yaşındaki Fidan için göreve geldiği 2010 yılından bu yana MİT’i Erdoğan’ın politikalarıyla uyumlandırmak hedefinde olduğuna atıfta bulunulan yazıda “Başbakan’ın uygulayıcısı” yorumu yapılıyor. ABD istihbarat kurumlarının Fidan’ın amacının ABD’nin önünü kesmek değil Erdoğan’ın çıkarlarını geliştirmek olduğu görüşünde olduğu da yazıda dikkat çeken kısımlardan.
Fidan’ın giderek artan rolünün Washington’da alarm, şüphenin yanı sıra çok da canı gönülden olmayan bir saygı ile karşılandığı savunuluyor. Gazeteci Emre Uslu’nun Fidan için “2 numaralı adam, Cumhurbaşkanı Gül’den çok daha güçlü” sözlerine de haberde yer veriliyor.
Üst düzey ABD’li yetkililerin, Fidan’ın üç yıl önce ABD ve İsrail tarafından toplanan hassas bir istihbaratı İran’a verip Türkiye’nin müttefiklerini rahatsız ettiği dönemde kaygıların arttığını söylediklerine işaret ediliyor. Fidan’a yönelik Washington ve İsrail’de yükselen endişenin ana kaynağı olarak yeni İran politikasının şekillenmesindeki rolü gösteriliyor.
Bir üst düzey İsrailli yetkili, Fidan’ın “İran’ın düşmanı olmadığını” anladıklarını söylerken, bu nedenle oluşan güvensizlik nedeniyle, CIA’nın Türkiye’yi izlediği, MİT’in CIA karşıtı kampanya yürüttüğü savunuluyor.
Suriye’ye gelince, geçen aylarda, radikal İslamcılar Türkiye sınırı boyunca yayılınca, Türk yetkililerin politikalarında ABD’nin kaygıları değil Türkiye’nin güvenliğine gelecek tehditler nedeniyle ayarlamalar kaydediliyor. Fidan’la çalışan Suriyeli muhalifler, ABD’li yetkililer, Ortadoğulu diplomatların Suriye’ye silah akışında MİT’i “trafik polisi” olarak nitelediği belirtilen haberde, bazı ılımlı Suriyeli muhaliflerin silah sevkıyatının kendilerine değil, Müslüman Kardeşler’e gittiği sözleri aktarılıyor. Erdoğan’ın sınıra yakın bölgede bir Kürt devletinin oluşumu istemediği için de radikallere silah verdiği suçlamalarına vurgu yapılıyor.
‘Nusra’ya sonra bakarız’
Türk yetkililerin ABD’lilerle ve Suriyeli muhaliflerle toplantılarında köktendinci El Nusra’nın yarattığı tehdidin daha sonra ele alınabileceği yönünde görüş bildirdikleri, oysa El Nusra’nın Washington tarafından aralık ayında terör listesine alınmasının Ankara’ya da bir mesaj olduğu değerlendirmesine yer veriliyor.
Yazının sonunda şu sözler dikkat çekiyor “ABD istihbaratından bir yetkili ‘dünyaya farklı objektiflerden baktığımız açık’ diyor."