ANKARA — Türkiye Büyük Millet Meclisi, ilk haftasında Başbakanlık’ın Suriye tezkeresine onay verdi, ardından da Irak tezkeresini gündemine aldı.
2014 yılındaki seçim takvimi gölgesindeki 24’ncü dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), son yasama yılını ‘uzlaşma’ kavramından öte ‘rekabet’ kavramıyla geçirecek izlenimi veriyor. İlk haftadaki gündem maddesi Suriye tezkeresi görüşmeleri de bu rekabeti ortaya koydu.
Meclis’te 3 Ekim’de gerçekleşen tezkere görüşmesi ile birlikte muhalefet partileri CHP, MHP ve BDP, iktidardaki AKP’nin dış politikasını hedef tahtasına koydu. Özellikle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve kitabında teorileştirdiği ‘komşularla sıfır sorun’ politikası eleştirilerdeki odak noktasıydı.
Suriye tezkeresi görüşmeleri sırasında Hırvatistan’ı eden Davutoğlu, önümüzdeki günlerde TBMM’yi bilgilendirme sözünü Volkan Bozkır aracılığıyla Genel Kurul’a iletti ancak bunun muhalefeti teskin etmesi mümkün olmadı. Türkiye’nin dış politikasından muhalefet cephesinde duyulan rahatsızlık yeniden Irak tezkeresi görüşmelerinde devam etmesi bekleniyor.
Peki Suriye tezkeresinde ne oldu?
Meclis’teki Suriye tezkereleri görüşmeleri, gruplar adına 20’şer dakikalık söz alınmasıyla başladı. İlk sözü MHP Grubu adına alan Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş, AKP Hükümeti’ni, “Suriye’deki savaşa angaje olmak” ile suçladı.
Geçen yıl TBMM’de Suriye tezkeresi kabul edildiği dönemde Suriye’nin Türk savaş uçağını düşürmüş olduğunu belirten Türkeş, bugün ise tezkere için 1 yıl uzatma süresi talep edildiği dönemdeki koşullarda ciddi farklılıklar bulunduğunu kaydetti. Reyhanlı saldırısındaki el Kaide faktörü iddiasını unutmayacaklarını söyleyen Türkeş, Suriye kaynaklı Türkiye’deki ekonomik sıkıntıya dikkat çekti. Türkeş, “İktidar tarafından sokaktaki vatandaşa hissettirilen mali külfiyata dikkat çekmek istiyorum. AFAD'ın Suriyeli sığınmacılar için yaptığı harcama 2 milyon doları geçmiştir. 40 bin tır şoförü işsiz kalmıştır. Vatandaşın zorla kazandığı para vergi yoluyla cebinden zorla alınıyor ve iktidarın ideolojik dış politikasına harcanıyor” dedi. Ancak Türkeş, tüm bu eleştirileri sıraladıktan sonra ‘milli çıkar’ kavramı çerçevesinde sürdürdüğü ifadelerle MHP Grubu olarak Başbakanlık tezkeresine onay vereceklerini açıkladı.
CHP Grubu adına ise Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu, kürsüye geldi. Hükümeti, “Esat gitsin” anlayışıyla kısır bir Suriye politikası yürüttüğünü kaydeden Loğoğlu, Birleşmiş Milletler tarafından Suriye’de kimyasal silah kullanımını kimin gerçekleştirdiğinin açıklanmadığını, ancak Başbakanlık tezkeresinde kimyasal silah kullanımıyla ilgili Esad rejiminin suçlandığını belirtti.
Suriye’deki iç savaşta terör örgütlerine AKP Hükümeti’nce destek verilip verilmediğini de sorgulayan Loğoğlu, “AKP Hükümeti, Nusra Cephesi'nin neden El-Kaide bağlantılı bir terör örgütü olduğunu kabul etmektedir. Yoksa sırf Suriye rejimine karşı oldukları için AKP'nin dostları mıdır?” diye konuştu. “AKP'nin maceraperest dış politikası iki halkı birbirine düşman etmektedir. CHP barış yanlısı halkımızın yanındadır” diyen Loğoğlu, CHP Grubu olarak tezkereye ‘hayır’ diyeceklerini açıkladı.
Ardından BDP Grup Başkanvekili İdris Balüken Meclis Genel Kurulu’na seslendi. AKP’nin “Kardeş Esad döneminden ‘Düşman Esed’ dönemine” geçiş yaptığını anlatan Balüken, Türkiye’deki Kürt sorunu ve demokratikleşme beklentisi çerçevesinde tezkereyi eleştirdi. Bu coğrafyadaki halkların barış ve özgürlük talepleriyle savaş tezkeresi zamanlamasındaki talihsizliğe dikkat çekmek istediğini söyleyen Balüken, bu coğrafyada dört parça Kürdistan’da yaşayan Kürtler olarak bu tezkereyi Suriye ve gelecek haftaki tezkereyi ise Irak politikasının iflası olarak gördüklerini açıkladı. Suriye’de Rojava’daki Kürt yönetimi nedeniyle AKP’nin çelişkili tutumlar sergilediğini kaydeden Balüken, tezkeredeki ‘Suriye sınırındaki terör örgütü faaliyetleri’ yaklaşımını eleştirerek, eğer bu ifadeyle Rojava’daki PYD yönetimi kastediliyorsa bunun tuhaf olduğunu vurguladı. PYD’nin Ankara tarafından muhatap kabul edilmiş olduğunu anımsatan Balüken, aynı çelişkili tutumu Irak tezkeresinde de gördüklerini dile getirdi. Balüken, “Halklara herhangi bir faydası olmayacağını, barışı ve kardeşliği olduğunu, bu savaş tezkeresi için hayır oyu kullacağız” sözleriyle konuşmasını noktaladı.
AKP Grubu adına ise Volkan Bozkır’ın, Birleşmiş Milletler’in yapısını ve Güvenlik Konseyi’ndeki ‘veto hakkı’nı eleştiren konuşması sonrasında ise Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz konuştu. Bakan Yılmaz, 2.1 milyon Suriyeli’nin diğer ülkelere göç etmiş ettiğini, Suriye’de 5 milyon insanın yerinden edildiğini ve Türkiye’deki mülteci sayısının 200 bini geçtiğini anlatarak söze başladı. Suriye tezkeresini ilk olarak 22 Haziran 2012'de Lazkiye'nin 13 mil açığında “iki pilotumuzun şehit olmasının” ardından getirdiklerini anımsatan Yılmaz, Suriye kaynaklı şiddet olaylarının ise o günden bugüne devam ettiğini kaydetti. 11 Mayıs 2013'te Reyhanlı'da 52 can kaybına neden olaydan dolayı da Esad yönetimini suçlayan Yılmaz, konuşmasında, CHP’yi Beşar Esad ile görüştükleri için de suçladı. “Biz savaş istemiyoruz, mevcut savaşı durdurmak istiyoruz” diyen Yılmaz, Suriye ile etkin politikayı sürdürebilmek için tezkere süresinin uzatılmasını istediklerini açıkladı.
Yılmaz’ın konuşması ardından İdris Balüken, Şanlıurfa’ya bağlı Ceylanpınar, Viranşehir gibi tarım işletmesi tesislerinde El-Kaide bağlantılı terör gruplarına ve Özgür Suriye Ordusu’na lojistik destek verildiği iddiasını gündeme taşıdı. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise, muhalefete hiçbir bilgi verilmediğini, Türkiye açısından gerçek tabloyu bilmek istediklerini belirterek gerekirse Meclis’te kapalı oturum yapılmasını istedi. Ancak tüm bu itirazlara rağmen oylamaya geçilmesi kararı alındı ve sonuçta Suriye tezkeresi oyçokluğuyla kabul edildi.
TBMM’deki Suriye görüşmeleri sonucunda, 4 Ekim 2012 tarihli ve 1025 sayılı TBMM Kararıyla Hükümete verilen izin süresinin 4 Ekim 2013 tarihinden itibaren bir yıl süreyle uzatılmış oldu. Şimdi ise gelecek hafta gündeminde Irak tezkeresi bulunuyor. Başbakanlık’ın Meclis’de gönderdiği metne göre, Irak’a sınır ötesi askeri operasyon düzenleme yetkisini hükümete veren tezkerenin 17 Ekim 2013 tarihi itibariyle 1 yıl daha uzatılması öngörülüyor.
Bu arada Türkiye’de ‘Suriye ve Irak’ta savaşa hayır’ çağrıları sosyal medya aracılığıyla da devam ediyor. Özellikle Barış ve Demokrasi Partisi, Kuzey Irak’ı hedef alan Irak tezkeresini Türkiye’deki barış süreci açısından eleştiriyor. (VOA)