Galatasaraylı futbolcu Selçuk İnan, GSTV'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Selçuk İnan'ın açıklamaları şöyle:
"Tabii nolursa olsun biz bu sene Türkiye Kupası'nı kazanmak istiyoruz. Maçı değerlendirecek olursak aslında 2-2'lik skor bizim istedeğimiz bir skor değildi. Tabii ki 2-2 bitti diye bırakacak halimiz yok. Biz Galatasaray'ız. Bursa'yı Bursa'da yeneriz ve finale kalırız. Bundan hiç şüphem yok benim takım adına. Çünkü ne olursa olsun sonucunda Türkiye Kupası'nı kazanmak istiyoruz."
"Aslında bunları söylerken o kadar zorlanıyorum ki, gerçekten son zamanlarda o kadar kötü ve farklı şeylerle itham ediliyoruz ki, bunları anlamak gerçekten mümkün değil. Mancini ile bırakın sorun yaşamayı, aramız o kadar iyi ki, ben kendi adıma konuşayım ben bu kadar iyi bir insan belki de tanımadım. Çok beyefendi bir insan, onu çok seviyorum. Çok da saygı duyuyorum. Hiçbir promlemde yaşamadım, yaşamayacağım da. Zaten bundan önceki hiçbir hocamla da hiçbir problem yaşamadım. Daha doğrusu kariyerim boyunca hiçbir problem yaşamadım. O yüzden bunlara itibar eden insanlara bir şeyler söylemek istiyorum. Sürekli bir şeyler yazılıyor. Ben taraftarlarımızdan bir şey rica ediyorum. İçimde o kadar çok şey var ki, gerçekten çok üzgünüm. İnsanların biraz da ellerini vicdanlarına koymalarını istiyorum. Ben üç senedir bu takımdayım. Son zamanlarda gerçekten farklı tepkilere maruz kaldım. İlk defa belki de kendi seyircim beni yuhlamıştır, ıslıklamıştır. Bunu kariyerimde hiç yaşamadım. Belki bunları yaşayan birçok futbolcu arkadaşım vardır. Ama benim yaşamam beni çok üzdü. Çünkü ben üç sene önce bu takıma geldiğimde büyük hedefler için gelmiştim ki ilk iki yılımda bile bu hedefleri başardım. İki sene şampiyon olduk, Süper Kupaları kazandık. İki sene üst üste gruptan çıktık. Bu kadar çok şey yaşadık, bu kadar güzel başarılar yakaladık ve ben büyük fedakarlıklar yaparak geldim bu büyük camiaya. Ama bazı taraftarların bu şekilde tepki göstermesi beni derinden üzdü. Dediğim gibi birçok başarı yakaladık. Çok güzel günler geçirdik. En ufak bir şeyde bu şekilde tepki göstermeleri bence biraz manidar, anlamsız.
Ben onlardan dışarda prim yapmak için birkaç tane haber yapan insanlara itibar etmesinler. Sürekli bize sahip çıksınlar, bizi desteklesinler. Çünkü biz bu şekilde büyük bir takım olduk, başarıları bu şekilde kazandık. Çok fazla şey söylemek istemiyorum. Ama gerçekten çok kırgınım. İnsanlar her gün bizimle ilgili şeyler söylüyorlar. Bir gol sevincinden sonra Sneijder'in bizimle konuşmadığını söylüyorlar. Belki de yabancı olarak aramızın en iyi olduğu arkadaşım. Stattan en son ben çıkıyorum. O kadar üzgünüm ki stadı en son terk eden bendim. Bütün arkadaşlarım üç senedir kendi arabalarıyla ayrılıyor statlardan. Bunu ordaki bütün muhabirler, kameramanlar da biliyor. Ama bunun üzerine sadece Burak ve ben arabayla ayrılmışız da bütün takım otobüsle gitmiş gibi lanse ediliyor ve benim taraftarım bunlara inanıyor. Halbuki o gün stattan en son ben çıktım.
Bunlara aslında bugüne kadar sessiz kaldım. Konuşmak da istemiyordum. Ama sustukça insanlar üzerimize geliyor. Susmanında bir fayda sağlayacağını düşünmediğim için bugün bunları söylemek istedim. Bundan önce nasıl şampiyonluklar yaşadıysak, nasıl başarılar kazandıysak, yine kazanacağız. Biz hiçbir zaman pes etmedik. Her zaman ayaktayız, başımız dik. Böyle süreçler böyle gidişatlar olabilir. Biz elimizi taşın altına koyup bu günlerden çıkmasını da biliriz. Dediğim gibi onlar sadece bizi desteklesinler. Başka bir şey istemiyorum. İtibar tmesinler bize inansınlar. Çünkü taraftarın sadece iyi günde değil kötü günde de olması gerekiyor. Onlara yine de her şey için teşekkür ediyorum. Onları çok seviyorum. Her zaman sevdim seveceğim de. Bizi desteklesinler sezon sonuna kadar, Türkiye Kupası'nı alalım şampiyonlukta da mücadelemizi sonuna kadar verelim. Ondan sonra bir hesap verilecekse zaten kendi yöneticilerimiz, hocalarımız, başkanımız, biz bunun hesabını zaten veririz. Onlar sonuna kadar bizi desteklesinler."
Aslında onu anlamak da çok mümkün olmuyor bizim için. Bir maçta bazen 2-0 öne geçtiğinizde tabii ki yavaş oynamanız gerekiyor. Oyunu soğutmanız gerekiyor. Yana geriye oynamanız gerekiyor. Takımı dinlendirmeniz gerekiyor ki ben bir orta saha oyuncusuyum. 10 yıldır Süper Lig'de oynuyorum. Hep bu şekilde oynadım o yüzden, hep milli takımda oynadım ve büyük takımlarda oynadım, kaptanlık yaptım. Eleştiriler tabii ki olabilir ben hiçbir zaman karşı çıkmadım. Sitem etmedim eleştirilere; ama insanlar da eleştiri yaparken biraz dikkat etmeli futbolu bilmeyen insanlar bile bazen eleştiri yapabiliyorlar. Ben bir orta saha oyuncusuyum. Kendi taraftarımızın önünde oynarken taraftarımız tabii ki her zaman gol istiyor. Çünkü kendi sahamızda oynuyoruz. Ama ne zaman ileri, ne zaman geri oynayacağımızı da biz biliyoruz. Çünkü ben bugünlere böyle geldim. Ben bir oyun kurucuyum. Birçok mevkiide oynuyorum bu sene. Hocam gerekirse sağda ya da solda oynatıyor. Hiçbir zamanda bununla ilgili bir sitem etmedim. Arkadaşlarım için koşarım, mücadele ederim. Takımım için, hocam için... Hep böyle bir oyuncuydum. Hep de öyle olacağım. O yüzden bazı eleştiriler oluyor, 'öne oynamıyor', 'daha çok asist yapıyor.' Hayır, ben yine öyle oynuyorum. Bundan önceki sezonlarda daha çok gol atmış olabilirim. Ama yine aynı oyunumu oynuyorum. Sadece mevkisel değişiklikler yaşıyorum şu anda. Takım arkadaşlarıma ve sisteme uyum sağlamaya çalışıyorum. Ülkemizde bunları söylemek bile zor aslında. Çünkü herkes futbolu biliyor. Herkesin bilmesi gereken birşey var: Ben takım arkadaşlarım ve hocamın istediklerini yapmaya çalışıyorum. Hep böyleydi, bundan sonra da böyle olacak. O yüzden biraz daha dikkatli olmaları gerekiyor. Kendi taraftarımızın önünde kendi sahamızda oynadığımız maçlarda detek vermeleri bize inanmaları ve beklemeleri gerekiyor sonuna kadar. Bunu da onlardan bekliyoruz açıkçası futbolcular olarak.
"Kesinlikle öyle. Bugüne kadar hep öyle oldu. Bundan önce oynadığım takımlarda da böyleydi. Yine böyle olacak. İnanıyorum ki daha güzel günler bizi bekliyor. Yeter ki biz camia olarak taraftar, yönetim futbolcu hepimiz hocamız herkes birbirine inansın. Güvensin. Başka kimsenin söylediklerine itibar etmesin. Bir tek bunu istiyorum."
