‘Adalet Hanım’
Juddy, 60’lı yıllarda Amerika’ya çalışmaya gelen ilk Türk doktorlardan Vedii Ayyıldız’la evlenmiş. Kayınvalidesi Adalet Hanım’la çok sıkı dost olmuş, vasiyeti üstüne onun hakkında bilgi toplamaya başlamıştır. Adalet Hanım, 92 yaşında vefat edince, Adalet Hanım’ın hayatını anlatan ‘Kırk Diken’ adlı kitabı yazmaya karar veren Amerikalı gelin Judy, Kitap için Türkiye’yi 10 yıl karış karış dolaşmış. Cumhuriyet’in fedakar öğretmeni Adalet Hanım’ın Balkan Savaşı’ndan Kurtuluş Savaşı mücadelesine, oradan Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan inanılmaz hayat hikayesini kaleme almış. Türkiye tarihinin önemli dönüm noktalarına ışık tutan ‘Kırk Diken’, Adalet Öğretmenin Dünya Savaşı, Milli Mücadele ve ardından Cumhuriyet yıllarında kocası ve çocuklarıyla birlikte Anadolu’nun bir ucundan diğer ucuna savrulan yaşamını bir ulusun yaşam mücadelesiyle iç içe örüldüğünü anlatıyor.
Adalet Öğretmen, toplumsal acıların, kayıpların, aşkta hayal kırıklıklarının üstesinden azim ve kararlılıkla, Cumhuriyet’e olan inancıyla gelmeyi başarmış bir Türk kadını. Yaşlandığında o, “Millet dediğin benimki gibi rahimlerden doğar, büyür” diyen Adalet Öğretmen’dir. İki yıldır Soluk soluğa okunan destan gibi roman Amerikalı gelinin kaleminden kayınvalidesi Adalet’in ve 20. Yüzyıl Türkiyesi’nin romanı olmuş, ‘Kırk Diken’. İşte Juddy Ayyıldız ile yaptığımız bu çok özel söyleşi:
Kırk Diken kitabı için size ilham veren nedir?
Kırk Diken, adı Adelet olan, 91 yaşındaki bir Türk kadının kendi ağzından söylediği tarihi bir hikayedir. O benim çok hürmet duyduğum rahmetli kayınvalidem’dir. Adalet hanımın oğlu Vedii bey ile 50 senedir evliyiz. Adalet, 60 yaşında Amerikaya ikinci gelişinde ki kendisi 4 defa gelmiştir, ozaman benim yakın bir arkadaşım olmuştur. Adalet sakin kendini bilen dirayetli bir kadın olup, beni yaz tatilimi İstanbul’a gelip beraber geçirmemizi istediği ana kadar, ben hayatının detaylarını hiç bilmiyordum. Kendisi de bir sene sonra vefat etti. Onun hikayesi Milletinin tarihi destanı gibi olup bütün hayatını bir çerceve içine alır. Adaletle görüşme yaptığım yazın arkasından 7 sene kitap araştırması ve Anadolu ve Trakyada seyyahatlar yaptım, 1912 Balkan harplerini yakın yaşamış kimselerle bu günlerde hala sağ olanları bulup konuştum. Ve arkasından hemen yazmaya başladım. Ben bu fevkalede hikayeyi yazmak mecburiyetini hissettim ki birkere bu insan ruhunun bir zaferi olup iki seviyede, personal ve ulusal olarak ele aldım. Adaletin hikayesi Türk Halkının hikayesidir. Hikaye evrensel olup ve her asra ve zamana uygundur. Bütün Dünya böyle bir hikayeden ilham almaya can atar, nasıl olurda bir harabenin küllerinden bir Millet doğup, 10 yıl devamlı süren harplerin arkasından Demokratik ideallere bağlı bir Cumhuriyet yaratılır. Bu bir mucizedir. Atatürk’ün idealleri ve basarıları inanılmayacak kadar yaşadığı zamanın çok ilerisinde, dikkat çekici çok kısa bir zamanda yapılmıştır ve misali yoktur. Bu Türk Halkının tarihi olup ve geçen 20 inci yüzyılda Dünya’da vuku bulan en büyük “Sosyal Reform” ve en mükemmel “İnsan Hakları Hareketi”dir Adalet yepyeni Atatürk Cumhuriyeti’nin bel kemiği olan bir çok kadınlardan birisidir.
Kayın valideniz Adalet hanımı bize tarif edermisiniz?
Adalet, Emin Ağa’nın torunu idi. Emin Ağa’da bugün Trakya’da Kırklareli şehrine yakin Bedre (bugünkü adı Kaya Köy) olan köyün ağasıydı. Böylece imtiyazlı bir ailenin kızı olup 15 yaşına kadar muzik, lisan ve basit bilgileri evde öğrenmiş, ve erkek ve kızların birlikte gittiği bir halk okulunda eğitim görmüştür. Hayatında yüzünü asla kapamamıştır. Hakikatte yüzü örtmek herkesin kendi isteğine bağlıdır diye düşünmüştür. Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı anlarında o çok zaman başı örtüsüz veya bir şapka ile modern bir elbise giyerdi. Her zaman kalbi ve kafasını kullanmıştır. O kendisine koca seçmiş ve kocaya kaçmıştır. Bu yüzden ilerde miras haklarını da kaybedecektir. Kendisi ve kocası Burhan İstiklal harbine katılıp devrimci oldular. Sonraları Burhan Cumhuriyet Hükümetinde memurluk yapmış ve neticede 7 çocuk sahibi oldular ve Anadolu’nun birçok yerinde yaşadılar. Adalet Atatürk’ün bütün idaellerine ve programlarına bütün kalbiyle inanmıştı. Hayatında büyük kayıplara rağmen uzun ömrünü ferah içinde yaşamayı, yaratıcının kudretine ve insan ruhunun kendi içinden gelen iyiliklere bağlı olduğuna inanmıştır. Hürriyet eşitlik ve Adalet gibi. Başkalarına hizmet etme aşk ile doluydu. Muazzam bir ruh sahibi ve güçlü bir kadın idi. Ve Adalet idealist bir öğretmen oldu. Okumaya da çok hevesli idi.Günde beş vakit namaz kılar ama bütün dinlere kafası açık biriydi.
Kitabın adı nereden geldi?
Adalet bana yegane kız kardeşinin düğününde geçen şahane ve sihirli bir hikayeyi anlattı. Olanların etraflı detayları benim çok hoşuma gitti. Hikaye romanın ikinci bolümündedir.Adalet 13 yaşındayken ergenliğe erişme hikayesidir. Ve okuyucuya Adaletin hayatı boyunca kendine mahsus üstün özeliklerini tanıtır. Hikayede Adalet bakire bir kız olarak ablasının gelinlik başlığındaki uğursuz kırk dikeni ayırtmak zorunda kalıp, köyün bir kahramanı olur. 40, mitolojik dinlerde bahsedilen evrensel bir numara olup değişme ve başarıdan evvelki ızdırap ve arastırmaları ifade eden bir zaman parçasıdır. Kutsal kitaplarda da bahsedilir. Kendi şehrinin adı Kırklareli olmadan evvel Kırk kilise imiş. Adaletin Burhan’ı tanımasıda 40 sene sürer.”Diken”lerde ilk once gelinlikteki tılsımı ve sonrada Anadolu ve Trakyada vuku bulan lanet dolu harpleri temsil eder. ”Diken”ler hayatta şenlilik ve iyilik anında ortaya çıkan çıkarılıp atılacak zorluklardır. Kötülükler hariç hayat neşe ve yaratma ile doludur. Örnek olarak, birinci Dünya Savaşı sonrasında, harab olmuş Osmanlı imparator- luğu’nu işgal kuvvetlerinin vatandan atılmaları arkasından Atatürk Cumhuriyeti’nin yep yeni bir hayata başlamasıdır.
Romanınızda okuyucunun kavramasını dilediğiniz bir mesaj var mı?
Bu kitap bir ders vermek gayesiyle yazılmamıştır. Bunun yanında okuyucunun kavrayacağını umut ettiğim bir fikir vardır ki, özgürlük uğrunda bir şahıs veya bir millet ne kadar fedakarlık yapması gerekecektir... Ve dahası da, o kimse eğer ruhsal bir bütünlükle, umutla, dirayetle ve sonsuz bir merakla dolu mükemmel bir kurtuluş yapmamışsa bundan hiç bir şey kazanamayacaktır. Eğer o kimse kalbinde acı ve intikam dolu bir kurtuluş yapmış ise neticede, umut ve şevk kalmadığındandır, bu da başarılı olmayacaktır. Böylece bizler burada aşk ve sevginin neşeli ve kederli çeşitli yüzünü görmekteyiz. “Değişiklik”ler bu romanı üzerinde taşıyan tekerlelerdir, ”mazi” ise ki bir kişi tarafından hatırlananlar, “istikbal”ki değişmesi mümkün olan, bugünki hayatımızdır.
Adalet hanımın yaşadığı Türkiye ile bugünki Türkiye arasındaki fark nedir?
Her şeyden evvel yalnız bir “Atatürk” vardır. Ama şimdiki kuşak üçüncü de olsa onun ruhunu hala yaşatmaktadır.Eğer biraz daha yaşasaydı, diyelim ki hiç olmazsa 10 yıl, Türkiye daha da ileride olup takip eden liderlerin yarattığı 40 yıllık dikenlerden sakınılırdı. Bir çok yönde hatırlarsanız, Atatürk’ün 15 yıllık idaresinde Türkiye Kadın Hakları hususunda Avrupa’nın birçok devletinden ileride idi. O memleketlerde bile bir çok kadın Eğitimden uzak ve aileden bir destek alamıyorlardı. Atatürk biraz daha yaşasaydı, bunlarda ele alınırdı. Adaletin hayatı süresinde olanlar, 600 yıllık Osmanlı İmporatorluğu’nun çökmesi, Dünyanın başta gelen Devletlerinin Vatanı işgalleri onların def edilmeleri, Sosyal ve Kültürel inkilaplar, yokluktan yeni bir Devletin doğması gibi, bunlara eşit olacak hiç birşey olamaz. Ve şimdi bu Cumhuriyet 90 yaşındadır. Demokrasi zor, tehlikeli ve iddialıdır. Her türlü kimse başa gelir herkes mennun da olmasa hayat sürer gider. Bunu bizler Amerikada da görüyoruz. Yeni Turkiyeye gelince, son 40 yıl gelip gitmekle, sosyal sistemde, günlük hayatta, piyasada, bankacılıkta, şehircilikte ki temizlik ve yeşillenmede, gıda ve eşya mallarının bolluğu, yollar ve otomobiller gibi bir çok yenilikler olduğunu gördüm. Yeni Türkiye Dünya sahnesinde liderlik ışığı altında bir posizyon alma şansını taşımaktadır. Türkiye “Yurtta Sulh Dünyada Sulh” iddiasiyla bir Lider olabilir veya topunu elinden düsürürse bir Orta Doğu memleketi olarak kalır. Ben bugünkü gençlikte ve aydın tabakalarda memleketi baştan yaratan ruhu davranışı görüyorum. Adalet bana başlangıçta söylemişti. “Ben önemli bir kimse değilim ama benim hikayem“. Manasının ne olduğunu görüyorum. Hakikaten! Umut ederimki Türklerin bir çoğu, kendi şahsi hikayelerinin önemini anlayacaklar ve dünyada herkese öğretecekler, hikayelerinin hakikatiyle yaşayıp faydalanacaklardır.
Neden Atatürk Türk Halkı için çok önemlidir?
Atatürk sadece dahi bir kumandan, devlet adamı, ileriyi gören bir lider olmayıp herşeyin yanında yaratıcı, enerjik, egitimli, eşitlik haklarına, kadına ve inanan bir halkla bir Devlet kurmaya çalışmıştır. Atatürk’ün kişilerin kalp ve kafalarında, kitlelerin kendi içlerinden gelen cesareti ve inanışı, kendileri için çok menfaatli olarak bulmayı aşılamakta olağan üstü bir yeteneği vardı. Adalet gibi açık kafalı bir insan için iyi bir oğretmen ve akıl hocası olmuştur. O eğitim görmemis, direngen kimseler için fırsatlar yaratmıştır. Atatürk sonsuza dek yaşayamayacağını anlamış, ama sözlerin kudretini, kişisel örnekliği ve cesaret vermeyi de bilmiştir. Türkler’in çoğu böyle bir kimsenin kalıtımlarından olmasından gurur duyarlar ve duymalıdırlar. Atatürk ve Adalet gibi kişilerden bahsetmek saadece bir zevktir. Onlar fırtınalı dünya okyanusunda bir deniz feneri olup, deniz feneri gibi aydınlık vermektedirler. Atatürkle, Adaletin kalbinde klasik bir kahramandır. Adalet te kahramanın meşalesini taşıyan bir Türk kadınıdır. Her ikisi bir Milleti yaratmak için birbirine ihtiyaç duymuşlardır. Şunuda söylemek isterim, Atatürk benim Türklerle olan tecrübelerim ve Türk Tarihini öğrenmemde keşfettiğim kimsedir. Ama gerçekte ben bir liderin nasıl olmasını düşünmüş ve böyle idealleri kafamda saklamışımdır.
Turkish Life News | OZEL HABER | © 2013 | Her hakli saklidir kullanilamaz...